Tedarik zinciri dayanıklılığı

Üreticiler kendi kendileriyle yarış halinde olarak, risk taraması yaparak ve standartlar yoluyla tedarik zinciri dayanıklılığı oluşturabilir

Son 18 ayda yaşanan sıkıntı ve aksamalarının ardından birçok iş sektörü, COVID-19 pandemisinin en kötü etkilerinden kurtulma ve toparlanma işaretleri görüyor. Son zamanlarda büyümede güçlü bir toparlanma deneyimi yaşayan İngiltere üretim sektörü de bunların arasında yer alıyor.

Mayıs ayında İngiltere'nin üretim sektörü, sokağa çıkma kısıtlamasının gevşetilmesi nedeniyle bastırılan talebi açığa çıkardığı için neredeyse 30 yılın en hızlı oranında büyüme sağladı. Geniş çapta izlenen IHS Markit/CIPS İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) 65,6'ya ulaştı. 50'nin üzerindeki herhangi bir değer büyümeyi işaret ederken, bu rakam anketin başladığı 1992'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Ancak PMI, birçok tedarikçinin artan talebe yetişmek için mücadele ettiğini de belirtti.

Mart ayındaki gereksiz biçimde uzun süren Süveyş Kanalı'nın tıkanmasından kaynaklı birikmiş iş yükü, nakliye konteynırlarına yönelik artan küresel talep, Hindistan'daki halk sağlığı krizinin neden olduğu aksaklıklar ve küresel ambalaj malzemesi yetersizliği de dahil olmak üzere diğer faktörler arz baskılarına ekleniyor. Tüm bunlar, artan fiyatların yanı sıra, İngiltere üreticileri için ham madde ve bileşen tedarikinde eksiklik ve gecikmelere neden oluyor. Uzmanlar, önümüzdeki aylarda daha fazla tedarik zinciri darboğazının muhtemel olduğu konusunda uyarıda bulunuyorlar.

Dayanıklılığın oluşturulması

Üreticiler, girdilerinde böyle bir "büyük fırtına" aksaklığını öngöremedikleri için affedilebilir olsalar da bu, birçoğunun tedarik zinciri risklerine karşı yüksek kırılganlığını ve daha fazla tedarik zinciri dayanıklılığı için çaba gösterme ihtiyacını vurgulamaya hizmet ediyor.

Tedarik zincirinde görünürlük eksikliği, işinizi, tüketicilerinizi ve son kullanıcılarınızı gereksiz risklere maruz bırakabilir. Bunun vahim sonuçları olabilir. Örneğin, hatalı bileşenler nedeniyle güvenli olmayan ürünlerin zorla geri çağrılması veya tedarik zincirinde çocuk emeğinin kullanıldığının ortaya çıkarılması, yalnızca insani maliyetlerle değil, aynı zamanda önemli mali kayıplarla, kalıcı itibar sarsılmasıyla ve hatta ticari başarısızlıkla ilişkilendirilebilir.

Şeffaf bir tedarik zinciri oluşturmak ve bunun devamlılığını sağlamak, organizasyonel denetim, gelişmiş üretim verimliliği, azaltılmış maliyetler ve gelişmiş sürdürülebilirlik için hayati öneme sahiptir. Ayrıca bu, müşteriler ve diğer paydaşlarla güven oluşturmanın merkezinde de yer almaktadır. Yine de modern tedarik zincirlerinin karmaşık doğası çoğu zaman bunu zorlaştırıyor.

Tedarik zinciri dayanıklılığı, üretim sektöründeki liderlerin riskleri belirlemesini ve hem bir olay durumunda iş sürekliliğini sağlayan hem de tedarik zinciri boyunca proaktif olarak dayanıklılık aşılayan bir stratejik plan oluşturmasını gerektirir. Operasyonlar, satın alma, finans ve iş sürekliliği dahil olmak üzere gerekli iş fonksiyonlarını bir araya getirmede ve iş birliğine dayanan bir risk yönetimi kültürünü yerleştirmede üst yönetimin rolü hayati önem taşımaktadır.

Sürdürülebilirlikle başlayın

Tedarik zinciri dayanıklılığı, geniş bir sürdürülebilirlik vizyonu gerektirir. Bu, bir şirketin değer sistemiyle ve iş yapmaya yönelik ilkeli bir yaklaşımla başlar. İnsan hakları, çalışma, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanlarında temel kurumsal sorumlulukları yerine getirecek şekilde faaliyet göstermesi anlamına gelir.
Birçok tedarik zinciri görmediğiniz, bilmediğiniz kara delikler gibidir. Bilmediğiniz şeyi yönetemezsiniz. Bu nedenle üreticiler, yalnızca yasal ve düzenleyici yükümlülüklere uyma ihtiyacından dolayı ve yalnızca takdire değer Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini geliştirmek için değil, aynı zamanda oldukça basit bir şekilde iyi bir iş uygulaması olduğu için tedarik zincirlerinin görünürlüğünü hedeflemelidir.
Sürdürülebilirliğin, geleneksel olarak yalnızca ürünlerin maliyetini, kalitesini ve bulunabilirliğini dikkate alabilen satın alma uygulamalarınıza entegre edilmesini sağlayabilirseniz modern kölelikten sera gazı emisyonlarına kadar diğer önemli risk alanları üzerinde düşünmeye başlayabilirsiniz.

Risk taraması

Bu temelden yola çıkarak, odak noktası tedarik zinciri sürekliliğine, yüksek ve düşük riskli tedarikçilerin katmanlarının belirlenmesine ve risk yönetimi süreçlerinin günlük satın alma faaliyetlerine entegre edilmesine doğru kayar. Burada, taramanın oynayacağı kilit bir rol vardır.
Ülke risk istihbaratını tedarik zinciri çerçevesine dahil etmek, üreticilerin belirli bir ülkede faaliyet gösteren tedarikçilerin doğasında bulunan risklerin farkında olmalarını sağlar. Bu sayede yasal gereklilikleri, sorumlu kaynak kullanımı, iş sürekliliği ve güvenlik gereksinimlerini karşılayacak politikalar ve prosedürler geliştirebilirler. Örneğin, 200'den fazla ülkede tedarik zinciri olaylarının riskini ölçmek için kullanılabilen web tabanlı bir tedarik zinciri istihbarat sistemi olan BSI Tedarik Zinciri Riskine Maruz Kalma Değerlendirme Ağı (SCREEN) aracılığıyla veri paylaşımı çok önemlidir.

Standartların rolü

Standartlara dayalı bir yaklaşıma bağlı kalmak, üç temel yeteneğin becerinin savunarak daha fazla tedarik zinciri dayanıklılığı ve organizasyonel dayanıklılık sağlayabilir. İlk olarak, iş sürekliliği, bilgi güvenliği, insan kaynakları yönetimi ve satın alma gibi disiplinler arasında iş birliği ve veri paylaşımı; ikinci olarak, ortaya çıkan risklerin erkenden tespit edilebilmesi ve kuruluşun bunları yönetmeye hazırlanabilmesi için ufuk taraması; son olarak da, organizasyonun uzun vadeli geleceğini güvence altına almak için yıkıcı olayları takip eden değişikliklere uyum sağlama becerisi.

Uluslararası kabul görmüş birçok standart, değerli varlıkları yönetmenize ve korumanıza, tedarik zinciri dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği oluşturmanıza ve paydaşlara anında güven vermenize yardımcı olabilir. İş sürekliliğinden (ISO 22301) ve bilgi güvenliğinden (ISO/IEC 27001) çevre yönetimine (ISO 14001), iş sağlığı ve güvenliğine (ISO 45001) kadar her şeyi kapsarlar.

Standartlar doğru veri ile operasyonel ve finansal raporlama gerektirir. Tedarik zincirinizin risklerini ölçmenize, etkilerini yönetmenize veya azaltmanıza, iyileştirmeler yapmanıza ve bunları paydaşlara raporlamanıza yardımcı olması için bunları ayrı ayrı veya bir arada kullanabilirsiniz.

Tüm standartlar ölçeklenebilirdir ve bu sayede büyük kuruluşlar kadar KOBİ'ler için de uygulanmaları kolaydır. Belgelendirme, BSI gibi bağımsız bir uzman tarafından yapılan değerlendirmenin güvenilirliğini vurgulayarak uyumluluğu gösterir ve paydaşlara daha fazla güven verir.

Kendinizle yarışın

Sonuç olarak, şirketinizin tedarik zincirinin dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği ile ilgili olarak aşağıdaki ifadeleri dikkate alın:

  • Tedarik zincirimizi kurumsal değerlerimizle uyumlu hale getiriyoruz
  • Onaylanmış tedarikçi profillerinin canlı bir veritabanını tutuyoruz
  • Ülke, ürün tipi, süreç, tedarikçi ve itibar riskiyle ilgili tedarikçi risk değerlendirmeleri yapıyoruz
  • Çevresel, sosyal ve insan hakları riskleri dahil olmak üzere küresel tedarik zinciri tehditlerinin istihbarata dayalı kurumsal risklerini saptıyoruz
  • Tedarikçileri ülkeye, ürüne, sürece, değere vb. göre risk profillerine ayırarak riske dayalı satın alma taahhüt ediyoruz
  • Kaynakları, bilinen en büyük risk alanlarına göre tahsis ediyoruz
  • Daha yüksek riskli tedarikçilerin doğrulamasını yerinde icra ediyoruz
  • Tedarikçilerin performansını ölçerek ve izleyerek, kurumsal değerlere bağlı olanları destekleyerek sürekli iyileştirme için çaba sarf ediyoruz.

Bu beyanları ne kadar güvenle yerine getirebilirsiniz?